- KAMULAŞTIRMA
Anayasa’nın 35.maddesine göre herkes mülkiyet hakkına sahiptir. Kişilerin bu haklarını kullanması toplum yararına aykırı olamaz. Mülkiyet hakkı ancak kanunla ve kamu yararı amacıyla
sınırlanabilir.
İdare kamu hizmetlerini yerine getirirken ihtiyaç duyduğunda özel kişilere ait taşınmazlarda kamulaştırma yolu ile söz sahibi olabilir.
Anayasa’nın 46.maddesinde kamulaştırma tanımlanmıştır. Bu maddeye göre devlet ve kamu tüzel kişileri, kamu yararının gerektirdiği hallerde özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların bir kısmını veya tamamını kamulaştırabilir ve üzerinde idari irtifaklar kurabilir.
İdare kamulaştırma bedelini peşin olarak ödemek zorundadır.
Kamulaştırma kişilerin mülkiyet hakkının sınırlandırılmasıdır. Bu sınırlama ancak kanunla yapılabilir ve kamunun yararı gözetilir.
Kamulaştırma idari bir işlemdir ve keyfi olmamalıdır.
B) KAMULAŞTIRMASIZ EL KOYMA
Kamulaştırmasız el koymanın kanuni bir tanımı yoktur. Kamulaştırma Kanununun 5.maddesinde kamulaştırmaya yetkili kurum ve kuruluşlar sayılmıştır. Bu kurum ve kuruluşların kamulaştırma yapmadan kişilerin taşınmazlarını işgal etmesi olarak tanımlanabilir.
Bu el koyma fiili veya hukuki el koyma şeklinde gerçekleşebilir. İdare bir başkasına ait olan
taşınmazı fiilen işgal edebileceği gibi kişilerin bu taşınmazdan yararlanmasını engelleyecek şekilde
gerekli imar izinlerini vermeyerek de işgal edebilir.
Kamulaştırmasız el koyma kavramından ilk defa Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında bahsedilmiştir. (16.05.1956 gün ve 1956/1-6 sayılı karar)
C) GÖREVLİ MAHKEME
2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu Geçici 6.madde ile görevli mahkemeler belirlenmiş ve bu
konudaki karışıklık sona ermiştir.
İdarenin imar planları ile kamusal fonksiyona tahsis etmesine rağmen halen kamulaştırmadığı ve fiilen müdahale etmediği taşınmazlarla ilgili davalar idari işlemin iptali söz konusu olduğundan
idari yargıda görülür.
Tam yargı davası ve imar planlarının iptali davası idari yargıda açılabilir.
İdarenin fiilen müdahalede bulunduğu davalarda idarenin müdahalesi haksız fiil kapsamındadır.
Bu davalar HMK kapsamında adli yargıda görülür.HMK2/1’e göre taşınmazın aynından doğan
davalar Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde görülür.
El atmanın
önlenmesi davası ve kamulaştırmasız el atma ve ecrimisil davaları adli yargıda
açılabilir.
Yetkili mahkeme ise gayrı menkulün bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.
D) EL ATMANIN ÖNLENMESİ DAVASI
TMK 683.madde’ye göre ‘’Malik malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebilir.’’
Kamulaştırmasız el atma karşısında malike TMK kapsamında el atmanın önlenmesi davası açma hakkı tanınmıştır.
Malik isterse taşınmazın mülkiyetini idareye devreder ve malın bedelinin ödenmesini isteyebilir.
El atmanın önlenmesi davası mülkiyet hakkından doğar, ayni bir davadır ve malikin mülkiyet hakkına karşı yapılmış tecavüzü ortadan kaldırmayı amaçlar. Bu nedenle herhangi bir zamanaşımına tabi değildir.
E) KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVASI
Malik, taşınmaza haksız olarak el atmış olan idareye taşınmazın mülkiyetini devrederken aynı zamanda taşınmazın dava tarihindeki değerini talep eder.
Davacı taşınmaz maliki, davalı ise idaredir.
Mahkeme dava sonucunda taşınmaz mülkiyetinin idare adına tapuda tesciline ve taşınmaz bedelinin malike ödenmesine karar verecektir. Bu bakımdan bir yandan eda davası olmakla birlikte bir yandan da karma nitelikli bir davadır.
Mülkiyet hakkına ilişkin ve ayni bir dava olması nedeniyle zamanaşımına tabi değildir. Malikin mirasçıları da idareye karşı bu davayı açabilir.
F) ECRİMİSİL DAVASI
Ecrimisil davası Medeni Kanununun 995.maddesinde bahsedilen durumlarda açılabilir.
Bu dava ile malik iyi niyetli olmayan zilyetten, haksız olarak malının alıkoyulmasından dolayı uğradığı zararının tazminini talep eder.
Bunu için haksız işgalde bulunan tarafın kötü niyetli olması ve söz konusu olan taşınmaz üzerinde
tasarrufta bulunabilmek hak ve yetkisine sahip olmama şartları birlikte aranır.
Davacı malik, davalı idareden taşınmazı üzerinde, kendi rızası dışında, tasarrufta bulunma hakkı ve yetkisi olmayan idare tarafından taşınmazın kullanılması ve haksız yere işgal edilmesi
nedeniyle uğradığı zararların tazminini talep eder.
Ecrimisil davaları haksız fiilden doğan bir dava olmasına rağmen 5 yıllık zamanaşımına tabidir.