Mal paylaşımı davası olarak bilinen, boşanma sonucunda mal rejiminin tasfiyesi Türk Medeni Kanunu(TMK) 202. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre eşler arasındaki yasal mal rejimi, edinilmiş mallara katılma rejimidir. Eşler aralarında başka bir mal rejimi belirlememişlerse kanunen bu mal rejimine tabi olacaklardır. Madde metni “Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır” şeklindedir. Devamında “Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini kabul edebilirler” denmektedir.
Yaygın olarak “evlilik sözleşmesi” olarak bilinen sözleşmeler de bu hüküm uyarınca eşler arasında geçerli olacak mal rejiminin seçimine dair sözleşmelerdir. Eşler arasında böyle bir sözleşme mevcut değilse, yasal düzenleme gereğince aralarında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olacaktır.
TMK 203. Maddede mal rejimi sözleşmesinin evlenmeden önce veya evlendikten sonra yapılabileceği belirtilmiş, bu sözleşmenin geçerli olabilmesi için şekil şartı koymuştur. TMK 205. Maddesine göre mal rejimi sözleşmesinin geçerli olabilmesi için noterde düzenlenmesi veya düzenlenen sözleşmenin noterce onaylanması gerekmektedir. Aksi halde taraflar arasında yapılan adi yazılı sözleşme geçerli olmayacak ve hüküm ifade etmeyecektir. Ayrıca kanuna göre “taraflar evlenme başvurusu sırasında hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak da bildirebilirler.” Bu durumda ayrı bir sözleşme düzenlenmesi veya noter onayı aranmayacaktır. Ancak bu durumda mal rejimine ilişkin ayrıntı hükümleri düzenlenemeyecek, sadece mal rejimi seçimi yapılmış olacaktır.
Eşler yapacakları sözleşme ile mal ayrılığı rejimini kabul edebilecekleri gibi, kanunda düzenlenmiş olan diğer mal rejimlerinden birisini de kabul edebilirler.
Yasal Mal Rejiminin Başlangıç Tarihi:
22.11.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile eski kanundaki yasal mal rejimi olan mal ayrılığı rejimi değişmiş ve edinilmiş mallara katılma rejimi, yasal mal rejimi olarak kabul edilmiştir. Kanunun yürürlük tarihi 1 Ocak 2002 olarak belirlenmiş ve bu tarihten itibaren, taraflar arasında sözleşme ile başkaca bir mal rejimi belirlenmediği takdirde edinilmiş mallara katılma rejimine geçileceği öngörülmüştür.
Edinilmiş mallara katılma rejiminin başlangıç tarihi, 2002 yılından sonra başlayan evlilikler için evliliğin başlangıç tarihi; 2002 yılından önce başlamış evlilikler için ise TMK düzenlemesi gereğince 2002 yılı başıdır. 2002 yılı öncesinde başlayan evliliklerde, 2002 yılı öncesinde edinilmiş mallar için, bu tarihe kadar yasal mal rejimi olan mal ayrılığı rejimi; 2002 yılından sonra edinilmiş mallar için ise edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanacak ve evlilik birliğine ait mallar buna göre tasfiye edilecektir. Yani 2002 yılından önce başlayan evliliklerde 2002 yılından öncesinde edinilen mal kim adına edinilmişse onun kişisel malı sayılacak ve diğer eş bu mala ilişkin katılma payı alacağı talep edemeyecektir. Ancak diğer eş, malın edinilmesine doğrudan maddi bir katkıda bulunmuşsa, bulunduğu katkı oranında, katkı payı talep edebilecektir.
Katkı Payı ve Katılım Payı
Bu bağlamda katkı payı ile katılma (katılım) payı alacağı farklı talepler olup birbirine karıştırılmaması gerekmektedir. Katkı payı, edinilen mala, bir eşin kendi kişisel malından yaptığı doğrudan bir maddi katkısını ifade ederken; katılma alacağı ise, eşin evlilik içerisinde edinilen malın elde edilmesinde doğrudan bir maddi katkısı olmasa dahi, evlilik birliğine sunduğu kabul edilen katkı nedeni ile kanunen tanınan bir alacak hakkıdır. Katkı payı, hem mal ayrılığı hem de (değer artış payı olarak) edinilmiş mallara katılma rejiminde söz konusu olabilecekken, katılma payı alacağı mal ayrılığı rejiminde söz konusu olamayacaktır. Çünkü mal ayrılığı rejiminde kanundan doğan böyle bir hak mevcut değildir.
Yasal Mal Rejiminin Sona Erme Tarihi:
Medeni Kanun düzenlemesine göre, mahkemece boşanma sebebi ile mal rejiminin sona erdirilmesine karar verilmesi halinde, mal rejimi dava tarihinden itibaren sona ermiş sayılır. Yani bu durumda evlilik birliği içerisinde edinilmiş mallar, aktifi ve pasifi ile boşanma davasının açıldığı tarihteki durumuna göre değerlendirilerek tasfiye edilir.
Ancak, mal rejiminin tasfiyesi için boşanma davasının açılmış olması yeterli değildir. Boşanma davası devam ederken açılmış olan mal rejiminin tasfiyesi davasında, boşanma davasının sonucunun beklenmesi gerekmektedir. Boşanma davası sonuçlanmadan mal rejimi davası bir karara bağlanamayacaktır. Çünkü evlilik birliğinin devamı halinde katılma payı alacağı doğmayacak ve mal rejiminin tasfiyesinin yasal şartı oluşmayacaktır. Boşanma davasının reddedilmesi durumunda mal rejiminin tasfiyesine yönelik dava da reddedilecektir. Boşanma davasının kabulü ile evliliğin sona ermesi durumunda ise mal rejiminin boşanma kararının kesinleştiği tarihte değil, davanın açıldığı tarihte sonra erdiği kabul edilecek ve mal rejiminin tasfiyesi bu tarihteki edinilmiş malların durumuna göre yapılacaktır. Bunun yasal dayanağı TMK 225. Maddesindeki “Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer” şeklindeki düzenlemedir.
Şunu da belirtmek gerekir ki, kişisel malların iadesi için evliliğin sona ermesi şart değildir. Eşler her aşamada birbirlerine karşı kişisel mallarının iadesi yönünde dava açabilirler.