Toplumumuzda genelde coğrafik bölge anlamında farklılık gösterse de, yaşı ilerlemiş olup hasta olan kişilerin yapmış olduğu tasarruflarda sorunlar görülmektedir. Bu tasarruflar gerek sonradan evlenme vaadiyle kandıran insanlar tarafından gerekse de yönlendirmeyle dolandırma kastıyla kötü niyetli kişiler tarafından yaptırılmaktadır. Peki bu durumlarda yıllarca emek verip ailecek biriktirilen mal varlıkları nasıl korunacaktır? Öncelikle mülkiyet hakkı mülk sahipleri yönünden bakıldığında; Taşınır, taşınmaz veya her türlü mal üzerinde mal sahiplerinin her türlü tasarrufu( devir, satış, kiralama, intifa hakkı) yapma hakkı vardır. Mirasçıların kural olarak muris vefat etmeden söz konusu taşınır veya taşınmaz mallar üzerinde hiçbir tasarruf yetkisi yoktur. Ancak kanun koyucu yaşlı, hasta, akıl sağlığı yerinde olmayan veya akıl sağlığı yönünden gel git yaşayanlar, ayrıca savurganlık, alkol gibi gerekçelerle mirasçılarının hakkının ciddi derecede tehlikeye düşürülmesi ihtimali bulunduğu durumlarda kişiyi kısıtlayabilir. ÖRNEĞİN; Üzerine kayıtlı 2.000 dönüm arazi olan ve yaşı 85 olan bir kişinin 1.000 dönüm bir yeri çok dşük bir bedelle satışa çıkarması ve bu satıştan kaynaklı olarak banka hesap hareketlerinde bir artış meydana gelmemesi veya çok düşük bir bedel olması TMK M. 406 kapsamına girecektir. Bu hususun Kanuni dayanağı Türk Medeni Kanunun 405 Ve 406 ıncı maddeleridir. Elbette başka kısıtlılık sebepleri de mevcuttur( yaş küçüklüğü, kesinleşmiş hapis cezası almış olmak, kişinin kendisinin kısıtlanma talebi) ancak özelikle yukarıdaki başlık açısından TMK M. 405 ve 406 önem arz etmektedir.